Bunu gören köylü zevk ve şaşkınlıkla elini dizine vurdu:
– Bak hele, demek dolabın marifeti buymuş. Keşke benim karıyı da getirşeydim!…
155– İlki
Adam öfkeyle karısına bağırdı:
– Demek düzinelerle erkek sana ha!…
–Elbette!…
– Keşke sersemlerin ilki ile evlenseydin. Kadın sakin sakin cevap verdi:
– Ben de öyle yaptım zaten.
evlenme teklifi yaptı
156– İşin aslı
Bir misyoner, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarındaki yerlilerle konuşmakta ve inceleme yapmaktaydı. Hepsinin belli bir zeka düzeyine sahip olmalarına karşılık, birinin çok zeki olduğunu fark etti. Bunu kabile reisine söylediği zaman reis:
– Tabii ki daha akıllı olacak, dedi. O adam iki bilgini yuttu.
157– Saat
Fabrikaya yeni müdür atanmıştı. İlk birkaç gün, fabrikanın her tarafını gezdi, atelye ve yönetim odalarını gördü. Sonra personel müdürünü yanına çağırttı:
– Bütün kuruluşunuz sigortalı mıdır?
– Hepsi değil efendim, kısmen.
– Olmaz! İğneden ipliğe kadar her şey sigorta ettirilecek. Yalnız, kaleni odasındaki asma saat dışında tabii.
– Neden?
– Bütün çalışanların gözü sabahtan akşama kadar saatte olduğu için kimse çalamaz da ondan…
158– Horlama
Bir satıcı küçük kasabaya geldiğinde artık saat çok geçtir ve şansına bulabildiği tek oteldeki tüm odalar tutulmuştur. Adam yalvarır:
– Tek bir yatağınız bile yok mu? Nerede olsa yatarım… Resepsiyon memuru cevap verir:
– Esasında iki yataklık ve bir yatağı boş bir odam var ama o odadaki öyle bir horluyor ki yan odadakiler tüm gece. şikayet ettiler.
– Önemli değil, farketmez, o tek yatağı bana veriniz… Ertesi sabah satıcı gözleri parlak ve kendini çok dinç bir
şekilde kahvaltıya iner. Otelci sorar:
– Nasıldı geceniz?
– Hiç bu kadar iyi olmamıştı…
–….?
– Odaya girdim, adama"iyi geceler güzelim"diyerek bir öpücük verdim, gecenin geri kalanında uyanık olarak beni izledi…
159– Tanıyormuş
Dalkavuğun biri, paşanın evine iftara gidiyordu. Sokakta bir arkadaşına rastladı. Adam:
– İlle beni de götür, diye yalvarınca:
– Eh, hadi amcamın oğludur, derim, diye düşünerek yanına aldı.
Biraz sonra bir başka ahbabı ile karşılaştı. Zengin bir sofrada iftar etmek zevkine o da katılmak isteyince:
– Eh dayımın oğludur, derim, diyerek onu da peşine taktı.
Biraz sonra ipsiz takımından üçüncü bir tanıdığına rastladı. Nereye gittiklerini öğrenince, bu da beraber gelmek için yalvarıp yakardı. Bunun üzerine dalkavuk:
– Hadi birini amcamın oğlu, ötekini de dayımın oğlu diye yutturacağım. Ya senin için ne diyeyim? diye sorunca, külhanbeyi:
– Sen hiç merak etme, paşa beni tanır, dedi.
Böylece cümbür cemaat konağa vardılar. İçeri girip de paşanın karşısına çıktıkları zaman, paşa:
– Bu ne ulan, dedi. Peşine taktığın iki hergele yetmiyormuş gibi bu eşşoğlu eşşeği de nereden buldun?
Dalkavuk hemen, külhanbeyine döndü.
– Sahi be, yalnız seni değil, babanı bile tanıyormuş.
160– Vejeteryenmiş
Yolculuk akşama dek sürecekti. Tren kompartımamndaki yolcular, beraberinde getirdikleri poşetlerden yolluklarını, söğüşleri, tavuk butlarım, köfteleri çıkararak bir güzel karınlarını doyurmaya başlamışlardı.
Kadının biri birden, yanında oturan. karanlık bakışlı adama dönerek,"siz bir şey yemiyor musunuz?"diye sordu.
Adam etlere dik dik bakarak:
– Hayır yemiyorum. Ben vejeteryenim, dedi. Kadın bunun üzerine saf saf şöyle dedi:
– Vah zavallı! diye mukabele etti. Pencereden filim gibi o yemyeşil çayırları görüp de trenden inememek sizin için kim‑bilir ne büyük işkence?
161– Baba
Adam, yanında çok sevimli bir çocukla berbere girmişti. Önce kendisi koltuğa oturdu:
– Saç, sakal, dedi.
Berber adamı traş etti. Sonra çocuğu oturttu. Adam:
– Saçlarını kısalt, dedi.
Berber, çocuğu traş ederken adam eğildi:
– Ben köşedeki büfeye kadar gidiyorum bekle, dedi ve çıktı. Çocuğun traşı bitti. Bir kenarda bekliyordu. Uzun zaman bekledikten sonra berber sordu:
– Oğlum baban nerde kaldı? Çocuk:
– Hangi babam? dedi.
– Canım seni getiren adam.
– O benim babam değil ki.
– Amcan mı?
– Yooo.
– Ya neyindi?
– Hiç birşeyim değildi. Ben sokakta oynuyordum. Gel seni berbere götüreyim de saçlarını kessinler dedi, geldik.
162– Kestirme yoldan
Poker partisi iyice kızışmıştı. Ortada da yüklü para vardı. Bütün parasını oyuna koyan adam yine kaybedince, birden fenalaştı. Ve ötekilerin"Ne oluyor?"demesine kalmadan, kalpten oluverdi. Adamın karısına haberi kim verecekti? İçlerinden birini görevlendirdiler:
– Sen güzel konuşursun. Git, karısına kestirme yoldan anlat olayı.
O da gidip ölen adamın karısını buldu:
– Kocanız poker oynarken… Kadın hemen sözünü kesti:
– Önündeki bütün parayı ortaya koydu değil mi?.
– Evet efendim.
– Sonra da hepsini kaybetti.
– Kaybetti, efendim.
– Allah onun canını alsın.
–Aldı efendim…
163– Toptancı
İki arkadaş konuşuyorlardı. Biri ötekine sordu:
– Senin patronun dört tane birbirinden güzel kızı varmış, bu güne kadar neden evlenmemişler?
Öteki cevap verdi:
– Neden olacak, patronum toptancıdır."Ben kızlarımı teker teker veremem"diyor…
164– Çağdışı
Damda iki kedi karşılaşır. Birincisi:
– Miyav miyav, dedi.
– Hav hav diye karşılık verdi öteki…
– Bu da ne demek?
– Amma da çağdışı hayvansın… Hiç değilse bir yabancı dil bilmeyen kaldı mı günümüzde?
165– Sizden iyi konuşmazsa
Kuşçu dükkânına giren kekeme adam, eliyle kafeslerden birini göstererek:
– Şu pa pa pa papağanı is is is isti isti istiyorum, dedi. Kuşçu kafesi indirdi. Müşteri sordu:
– İ i i i i iyi ko ko ko ko konu konu konuşur mu mu mu?
– Sizden iyi konuşmazsa para almam, efendim.
166– Eser
Cenovalı bir mürettip ailesiyle birlikte opera seyretmek istemişti. Operaya parasız girebilmek için gazetesi arkadaşı Gondolin'in aracılığını rica etti. Gazeteci, başlama zamanı kapıda bekleyecek ve onları içeri alacaktı.
Gerçekten mürettip bütün ailesi ile birlikte geldi. Önce kapıdan baba girdi. Gazeteci arkadaşı, biletleri kontrol eden adama onu takdim etti.
– Beyefendi basın mensubu bir yazardır…
Arkadan boy boy çocukları birbiri ardından içeri girerken:
– Bunlar da basılan eserleri, dedi.
167– Eldiven
Falcı kadın:
– Eyvah!… dedi:"Sonunuz çok kötü olacak. Sizi öldürecekler, pişirecekler ve yiyecekler."
Müşteri şaşkınlık içinde"Eyvah!"dedi. Ama birden durdu ve"pardon"dedi."Keçi derisi eldivenimi çıkarmayı unutmuşum, bir de şimdi bakın."
168– Ne kadar vahşiler
Avrupa'da harpte milyonlarca insanın öldürüldüğünü duyan yaşlı bir yamyam sorar:
– Bu kadar insanı nasıl yiyecekler? Genç zenci cevap verdi: