– Bravo… Bravo! demiş.
İnatçı Karadenizli cevap vermiş:
– Bravo, bravo ama, n'aber ben sıçtım…
266– Enteresan cevaplar
İki Karadenizli bir suç işlemişler. Peşlerine polisler düşmüş. Polisleri gören Karadenizlilerden biri ağaca çıkmış, diğeri de oralarda otlayan bir eşeğin altına girmiş. Polis eşeğin altındakine sormuş:
– Orada ne yapıyorsun?
– Pen punin sıpasıyim. Polis bakmış ki eşek erkek.
– Bu eşek erkek?
–Anam öldi de papamla gezeyirum… Bu cevabı alan polis ağaçtakine sormuş:
– Peki sen o ağaçta ne yapıyorsun?
Arkadaşından geri kalmak istemeyen Karadenizli şu cevabı vermiş:
– Ha pen de bu ağacın gargasıyum…
267– Kuyruk
Öğretmen 1. sınıfta okumayı yeni söken küçük Temel'e sordu:
– Fare kelimesinin harflerini söyle bakalım… Küçük Temeclass="underline"
–F, a, r
Öğretmen:
– Olmadı dahası var… Sonunda ne var?
Küçük Temel biraz düşündükten sonra cevap verdi:
–Kuyruk!…
268– Pisipisine yatayi
Konyalı ile Tonyalı askerde arkadaş olmuşlar… Terhisten sonra birbirlerini memleketlerine davet etmişler.
Konyalı Tonyalının memleketine gitmiş, Karadenizli, asker arkadaşım Tonya'nın gezilecek yerlerini gezdirmeye başlamış. Bir ara mezarlığın önünden geçiyorlarmış, Tonyalı arkadaşını içeri sokmuş:
– Ha purası da güzel yerdur da!
Konyalı la havle çekip Tonya mezarlığına girmiş. Sağa sola bakarken mezar taşlarındaki tabanca resimleri dikkatini çekmiş… Bazısında bir tane, bazısında iki tane, bazısında da üç tane tabanca resmi var… Hayret etmiş.
Tonyalı, Konyalı arkadaşının şaşkınlığını farkedince, anlatmaya başlamış:
– Ha bu bir tabancalı demek, vurdi vuruldi demektur. İki tabancalı olan vurdi vurdi vuruldi demektir. Üç tabancalı olan vurdi vurdi vurdi vuruldi demektir. Bu altı tabancalı var ya ne yiğit uşak idi, vurdi vurdi vurdi vurdi vurdi vurdi ve de vuruldiii…
Konyalı iyice şaşırmış ve gözü ileride duran bir başka mezar taşına ilişmişti. Bu taşın üzerinde tabanca resmi filan yoktu…
Eliyle resimsiz taşı göstererek sormuş:
– Peki bu ne?
Tonyalı"boş ver"anlamında başım sallayarak:
– O mi? O ne vurdi, ne vuruldi, pisipisine yatayi ha burada…
269– İşler geri kalmasın
Ağaçlandırma kampanyasının sürüp gittiği günlerde Temel ve arkadaşları kampanyaya destek vermeye karar vermişler. Yine bir gün Temel ve arkadaşları çukur açıyorlarmış. Bir grup da çukurları kapatıyormuş. Böyle ne yaptıklarını soranlara Temel şöyle cevap vermiş:
– Bir grup daha varidu, onlar da fidanları dikiyordu. Bugün celmedular, piz de pizim işler çeri kalmasun diye çalışayruz…
270– Yenileri‑eskileri
Temel, Pariste dünyaca meşhur Louevre Müzesini geziyordu. Ünlü ressamların tabloları önüne tuallerini kurmuş, denemeler yapmaya çalışan öğrenci ressamları uzun süre inceledikten sonra doğruca müze bekçisini bularak sordu:
– Yenilerini yaptıktan sonra, eskilerini nereye atıyorlar peki?
271– Sinema bileti
Sinemaya ilk defa giden Temel'e bilet almasını söylediler. O da bileti aldı.
Bir iki dakika sonra yeniden gişeye gelip bir bilet daha satın aldı. 2–3 dakika sonra yeniden gişenin önünde dikilip bir bilet daha almak isteyince bilet satan gişe görevlisi merakla sordu:
– Afedersiniz beyefendi! Aynı seans için üçüncü kez büet alıyorsunuz, neden Allah aşkına?
– Sinema salonuna girişte bir manyak var. Tam girerken elimdeki bileti alıp yırtıyor. Deli mi ne?…
272– Bayrak rengi
Temel kırtasiyeciye girdi…
– Bana mavi bayrak verir misiniz?
– Mavi bayrak olur mu?… Bizde'sadece kırmızı beyaz bayrak var…
– Peki öyleyse beyaz olsun!…
273– Şaşırtmacasidur da…
Rizeli, dinleyenlere bir bilmece sorar:
– Ağaçdadur, saridur, öter, nedur bilin bakalum? Meclistekiler"kanarya, bülbül"gibi çeşitli cevaplar verirler:
Rizeli"bilemedinuz"der ve cevabını kendisi söyler:
– Hamsidur. Meclistekiler:
– Canım, hamsi ağaçta olur mu? derler. Rizeli:
– Astım oni ağaca. Meclistekiler:
– Peki hamsi sarı olur mu? Rizeli:
– Boyadim oni. Meclistekiler:
– Hamsi hiç öter mi kardeşim? Rizeli:
– Orasi da şaşartmacasidur da…
274– Cephanelikten
Askerde havacılık eğitimleri sürmektedir. Paraşütle atlama talimi yapılmaktadır. Paraşütle atlama sırası karadenizliye gelir ve paraşütle atlar. Yavaş yavaş aşağı doğru süzülürken birden bire hemşehrilerinden Cemal'm aşağıdan yukarı doğru hızla fırladığım görmesin mi? Şaşkınlıkla sorar:
– Cemaaall! Sen nereden geliyorsun?
– Cephane depolarındaaan…
275– Akşam serinliğinde
Mahalleli kahvede oturmuşlar, aya gitme konusunu tartışırken Temel birden atılır.
– Pen güneşe cideceğum.
– Güneş cayır cayır yanayı, cidemezsun güneşe.
– Pen akşam serinliğinde cideceğum da.
276– Atların farkı
Temel, kahvedekilere atlarının birbirine çok benzediğim söyledi:
– Birbirinden ayıramayrum onları. Bir arkadaşı:
– Boylarını ölçesun, diye akıl verdi. Temel ölçüp geldi:
– Boylan da aynidur.
Yan masada oturan:
– Kuyruklarını ölç, dedi. Temel gitti, ölçüp döndü.
– Kuyrukları da aynidur. Yaşlıca bir hemşerileri:
– Çok tikkatle pak onlara, dedi. Vardur bir farklaru. Temel yine gitti ve uzunca bir süre sonra geri geldi:
– Ali Dayu haklidur. Beyaz atun sağrusu, siyah atun‑kinden yumuşakçadur.
277– Gerisi tamamdır…
Karadenizde bir banka şubesi… Müşteri gelip hesabından yüz milyon lira çekiyor. Veznedar müşteriye 100 tane milyonluk verip ricada bulunuyor:
– Sayın lütfen…
Müşteri yetmişe kadar saydıktan sonra, gerisini saymadan parayı cebine koyuyor. Memur soruyor:
– Niye hepsini saymadınız?
– Neden sayayım? Yetmişe kadar tamam olduktan sonra, yüze kadar da tamamdır!…
278– Biletçi bilir
Yıllar önce, ilk defa İstanbul'a giden iki Karadenizli atlı tramvaya binerler. Biletçi her durakta"Eminönü, Karaköy, Beşiktaş…"diye durak isimlerini söyledikçe yolcular iner. Biletçi bağırdıkça inenleri gören ve İstanbul'u bilmediği için biraz da heyecanlanan Karadenizli, arkadaşına:
– Ula Cemal! Ha piz nerede ineceğuk? Cemal arkadaşına alaylı bir şekilde bakarak:
– Patladın mu? Helbette bizum da ismimiz okunacak, piletçi nerede; ineceğimuzu pilur…
279– Çabuk yapılan iş
Temel çok gamsız biri idi… Tembeldi de… Yerinden kıpırdamaya üşenir, her işini yavaş yavaş yapardı. Köyün yaşlılarından biri sinirlendi sonunda.
– Uşağım, her şeyi ağır yapıyorsun, senin çabuk yaptığın tek şey yok mudur?
Temel başını sallayarak cevap verdi:
– Vardır.
– Nedir?
– Çabuk yorulayrum!
280– Parça
Zengin bir işadamı olan Temel'in oğlunu kaçırıp 100 milyar lira fidye istemişlerdi. Fidye isteyen paketin içinden, oğlanın bir de kulağı çıktı.
Temel adamlarına emir verir: