– Vay!… Özürün kabahatinden büyük! Tez celladı çağırın!
– Efendimiz bana bir münasebetsizlik göstermemi buyurmuştunuz, ben de"bir münasip zamanda"demiştim. İşte sözümü tutup münasebetsizliğimi gösterdim, haşmetlûm.
42– İntihar
Balıkçının biri deniz kenarında oturuyordu. Birden ya‑nıbaşında yüzü sapsarı biri belirdi. Hayattan ümidini kesmiş gibi görünüyordu. Gitti kendisini denize attı. Balıkçı hemen ardından denize dalıp genci çıkardı.
Adamın ilk sözü:
– Neden kurtardınız beni? demek oldu."Ben intihar etmek istiyorum…"
Ve bu sözlerin ardından yine kendini denize attı. Balıkçı d£ ardından atladı ve adamı kıyıya çıkardı. Sonra üçüncü dalış ve kurtarış…
Bunun üzerine genç adam kıyıdan uzaklaştı, cebinden bir ip çıkardı, ilerdeki bir ağacın dalına dolayıp kendini astı. Fakat bu sefer balıkçı kılını bile kıpırdatmamıştı. Bu olanları gören biri sordu:
–Anlayamadım… Az önce üç kez kurtardınız genci. Şimdi kımıldamadınız bile… Neden?
– Adam sırılsıklam ıslanmıştı… Ben kendini kurutmak için ipe asıyor sanmıştım…
43– Yüzme dersi
Görevli memur, kıyıda balık avlayan adama yaklaştı:
– Görmüyor musun, levhada ne yazıyor?"Burada balık avlanmaz."
– Gördüm… Gördüm ama, ben balık tutmuyorum ki…
– Yok canını… Nedir o elindeki peki?
– Kamış…
– Ya ucundaki? –Kıl…
– Peki, onun ucundaki? –İğne…
– İğnenin ucundaki?
– Solucan…
– Be birader, balık tutmuyor da ne yapıyorsun şimdi?
– Solucana yüzme öğretiyorum tabii ki!…
44– Çarpık fotoğraf
Avrupa gezisine çıkan adam, dönüşünde, çeşitli yerlerde çektirdiği fotoğrafları karısına gösteriyordu. Sıra Piza Kulesi önünde çektirdiği fotoğrafa gelmişti. Kadın baktı baktı, sonra:
– Anlaşılan yine epey çakırkeyifmişsin, dedi.
– Nereden çıkardın bunu?
– Baksana ne biçim çarpık duruyorsun?
45– Kim hakh
Trafik kazasına sebebiyet verdiği için yargılanan şoför, hâkime:
– Hâkim bey, dedi. Benim bu kazada hiç suçum yok. Ben 10 yıllık şoförüm.
Kazaya uğrayan yaya derhal atıldı:
– Ama hâkim bey, ben de 45 yıllık yayayım. Herhalde ben de mesleğimi biraz bilirim?
46– Bir gecede yapılmış
Bir Amerikalı Fransa'nın başkenti Paris'i geziyordu. Bir taksi kiralayarak şoföre başlıca görülecek yerleri dolaştırmasını söyledi."Zafer Takı"yanından geçerlerken Amerikalı sordu:
– Nedir bu?
– Zafer Takı.
– Ne kadar zamanda yapıldı bu?
– Otuz senede. Amerikalı ukalaca:
– Amerikada olsa iki senede bitirirlerdi.
Biraz sonra Eyfel Kulesi yakınından geçiyorlardı. Amerikalı tekrar sordu:
– Eyfel Kulesi dedikleri bu mudur?
– Evet efendim.
– Ne kadar zamanda yaptılar bunu?
– Birkaç senede.
Amerikalı yine aynı ukalaca tavır içinde:
– Amerikada olsa iki ayda yaparlardı.
Bir müddet sonra Notre‑Dame Katedralinin önüne gelmişlerdi. Amerikalı yine sordu:
– Nedir bu kilise? Şoför:
– Bilmem, dedi.
– Nasıl olur?
– Nasıl bileyim, dün buradan geçtim, bu bina yoktu. Herhalde gece çırpıştırmış olacaklar!
47– Bana da mı lo lo lo?
Sanık kesinlikle ceza yiyecekti. Avukat" Ben seni kurtarırım"diyerek büyük bir ücret karşılığında davayı üstlendi. Sonra sanığı karşısına aldı:
– Yargıç ne derse desin, ne sorarsa sorsun,"lo lo lo"dan başka söz söylemeyeceksin.
Duruşma saati geldi, yargıç sanığa sordu:
– Adın ne?
– Lo lo lo.
– Söylesene be adam!
– Lo lo lo.
– Kaç yaşındasın?
– Lo lo lo.
– Yahu burası mahkeme. Cevap ver!
– Lo lo lo.
Bu esnada sanığın avukatı yerinden kalktı.
– Görüyorsunuz sayın yargıç, müvekkilim zararsız bir delidir. Ceza sorumluluğu yoktur.
Yargıç savunmayı haklı bularak sanığın ceza sorumluluğu olmadığı yolunda karar verdi.
Duruşmanın ertesi günü avukat, sanıktan ücretini istedi. Hapisten kurtulan adam yine mahkemedeki tavrını takındı.
– Lo lo lo.
– Dostum, mahkeme sona erdi, kendine gel. Şakayı da bırak.
– Lo lo lo. Avukatın tepesi attı:
– Senden paramı istiyorum be adam! Bana da mı lo lo lo?
48– Yolcunun inadı
Yataklı vagon yolcusu, tren görevlisini çağırarak Lyon'da kendisini uyandırmasını istedi.
– Uykum çok ağırdır. Uyanmazsam bir iyice sarsın, yine de kalkmazsam bavulumla birlikte trenden atın beni. Zahmetinize karşılık şu yüz frankı veriyorum.
Görevli teşekkür edip gitti, yolcu uyudu. Uyanınca Lyon istasyonunu çoktan geçmiş olduklarını farkederek görevliyi çağırdı:
– Aksam konuşmamış mıydık? Beni niye uyandırmadınız?
– Bir şey istemememiştiniz ki benden.
– Bir yolcunun size yüz frank verdiğini, Lyon istasyonunda zorla uyandırılmak istediğini unuttunuz mu yani?
– Unutur muyum? O yolcu beni ne kadar uğraştırdı…"Ben Marsilya'da ineceğim"diye direniyor, bağırıp çağırıyordu. Onu tren kalkarken, bavuluyla birlikte güç bela trenden attım!
49– Uyanık gazeteci
Maden kuyusunda yüzlerce işçinin hayatına mal olan infilâk haberi gelir gelmez Newyork'un sansasyonel haber peşinde koşan en büyük gazetelerinden biri, kaza mahalline derhal açıkgöz muhabirini yollar. Muhabir, uçakla bir saat içinde olay yerine yetişmiş, hemen kolları sıvayarak kurtarma ekipleriyle kuyuya inmiş, görülmesi gereken her şeyin resmini çekmiş, birkaç saat sonra da gazetesine ilk haberi ulaştırmıştı. Fakat okuyucuların duygularını tahrik için biraz da edebiyat yapmak istemişti:
– "Korkunç facia sahnesine hâkim olan tepenin üstünde, bu akşam, Tanrı mahzun mahzun oturmuş bu acıklı manzarayı seyrediyor."
Biraz sonra muhabire gazetesinden şu haber iletilir:
– Kazayı bırak. Derhal tann ile mülakat yap. Mümkünse fotoğraf al.
50– Gözlük lâzım
Adamın biri paldır küldür yazıhaneden içeri girmiş:
– Aman doktor bey, gözünüzü seveyim yardım edin bana, midemde şiddetli bir sancı, yanma var, geceleri gözüme uyku girmiyor. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?
– Öncelikle sigarayı ve alkollü içecekleri bırakın. Fazla yağlı yemeyin. Kızartmalardan uzak durun ve en önemlisi kendinize hemen bir gözlük alın.
Adam şaşkınlık içinde:
– Her şey iyi de doktor bey, anlayamadığım bir şey var, mide ağrısıyla gözlüğün alâkası ne?
– Alâkası olmaz olur mu beyefendi? Ben avukatım, doktorun muayenehanesi üst kattadır.
51– Kuş
Adam, sirk müdürünün odasına girerek iş istedi.
– Ben çok güzel kuş taklidi yapabilirim. İstersiniz beni bir deneyin.
Sirk müdürü oralı olmadı.
– O da bir şey mi sanki, dedi. Herkes kuş taklidi yapabilir.
Adam ne kadar uğraştıysa bir türlü razı edemedi. En sonunda da sinirlendi, dayanamadı penceriyi açtı ve uçup gitti.
52– Eşek demenin yolu
Hazır cevap adamın biri ayağına basan kadına"eşek"dediği için yargılanmıştı. Duruşma sonunda yargıç adama kararı okudu:
– Altı ay hapis cezası verdim, cezanı paraya çevirdim, dedi.
Sanık sordu:
– Peki sayın yargıç, bir eşeğe"hanım"desem yine suç olur mu?
Yargıç kısa kesti:
– Olmaz.
Sanık, davacı kadına döndü:
– İyi günler, hanım!