Heykel gibi
Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar. - Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran. Bu arada adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe pudrası serper. - Sakın kımıldama ve heykelmişsin gibi davran! ... - "Bu nedir, hayatım?" diye sorar kocası kapıdan girer girmez. - O mu? Sadece bir heykel. Smith'ler yatak odaları için bir tane almışlardı. O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım... O gece heykel hakkında konuşulmaz; hatta herkes yatana kadar. Gece saat iki gibi koca kalkar ve mutfağa gider, bir kaç dakika sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile geri döner. - "Al bakalım" der, "bir şeyler ye. Ben 3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti."
Akıllı eşek
Eski paşalardan biri, bir gün bir sebze bahçesini gezerken bahçenin sahibine bostan dolabını gözü bağlı olarak çeviren eşeği göstererek sormuş: - Bu eşeğin gözlerini niçin bağladınız? - Paşam, eşek gözü bağlı olarak dolabı çevirdiği müddetçe doğru bir yolda yürüdüğünü zanneder ve sürekli bostanın etrafında döner. Gözünü bağlamazsam, farkına vararak böyle saatlerce kuyunun etrafında dönmez. - Pekala boynuna bu kocaman çanı niye taktınız? - Eşek durduğu anda çan sesi kesilir. O zaman gelip eşeği tekrar yürütürüz. - Peki ya eşek yürümez de olduğu yerde başını sallayarak çanı çalarsa ne yaparsınız? - Aman paşam ben sizin gibi akıllı eşeği nereden bulurum?
Adolf
20. yüzyılın ilk yarısında yoksul bir adam falcıya gider. Falcı kadın fanusta korkunç geleceği görür: - Eyvah! Gelecekte milyonlarca insanın ölümüne sebep olacaksın! Adam kahrolur.. "Milyonların katili olmaktansa kendimi öldürürüm, daha iyi!" deyip tren yoluna koşar. Raya kafasını dayayacak, istikbaldeki korkunç felaketin önüne geçecektir! Ama o da ne? Raya kafasını dayamış bir küçük çocuk... Tren de 100 metre ötede ve hızla geliyor.. Hemen fırlayıp çocuğu rayın üstünden çeker.. Ufaklığı yatıştırmak için başını okşarken sorar: - Adın ne senin, söyle bakalım? - Adolf efendim...
Ödül
Biri içinde 1 milyar bulunan cüzdanını kaybetmiş. Kaybettiği yerdekilere cüzdanını getirene 100 milyon vereceğini söylemiş. Daha sonra kalabalıktan bir ses daha duyulmuş: - O cüzdanı bulup bana getirene 250 milyon vereceğim!
Çek
Cimri bir kişi ölümü yaklaşınca oğullarını yanına çağırır. Üç oğluna da vasiyette bulunur. Ben ölünce hepinizin mezarıma tek tek birer milyar koymanızı istiyorum der. Adam öldükten sonra sırayla 1. ve 2. oğlu mezara gider ve birer milyar parayı mezara koyarlar daha sonra babası gibi parayı seven 3. oğlu da mezara gider ve mezardaki paraları alır yerine babası adına bir 3 milyarlık çek koyar...
Yanlış anahtar
Şövalyelerin gözüpek oldugu eski zamanlarda bu şövalyelerden biri Haçlı Seferlerine çıkmaya karar verir. Yola çıkmadan önce kahyayı yanına çağırır: - "Haçlı Seferlerine katılacağım. Karımın bekaret kemerini sana veriyorum. Sana güveniyorum. 10 yıl içinde dönmezsem anahtarı kullanabilirsin." Şövalye baştan aşağı donanır, tozlu yollara revan olmadan önce dönüp son bir kez şatosuna bakar. Birden kahyanın, bağırarak nefes nefese şatodan dışarı koştuğunu görür: - "Durun! Durun Majesteleri. Oh, iyi ki size yetişebildim. Yanlış anahtar!"
22 nolu karayolu
Amerikada 22 nolu karayolunda devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km. ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km./saat'le gittiğini farketmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş. Aracın peşinden gidip aracı durdurmuş, bir de ne görsün. Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze. Ve aracın arkasındaki koltuklarda da çok korkmuş 3 tane yaşlı teyze daha var. Polisi gören yaşlı sürücü: - "Polis bey çok mu hızlı gidiyordum?" diye endişe ile sormuş. Polis demiş ki: - "Hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bütün otoyol trafiğini etkiliyorsunuz! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km. hızla gidiyorsunuz?" Yaşlı teyze: - "Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hıza uymak istedim!" Polis: - "Teyzeciğim" demiş, "o 22, otoyolun numarası. Bu yolda min. 50 km. hızla gitmelisiniz." Kadın, "tamam, bundan sonra hızlanacağım" demiş. Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine arkada oturan, hiç konuşmayan ve çok korkmuş gözüken 3 yaşlı teyzeye kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye: - "Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu arkada oturan kişilerin nesi var? Çok korkmuş gözüküyorlar, sanki dillerini yutmuşlar gibi?" Kadın şöyle cevap vermiş: - "Vallahi ben de anlamadım, 160 nolu karayolundan çıktığımızdan beri böyleler."
Özür dilerim
Adamın biri yolda yürürken bir şişeye tekme atmış; şişeden cin çıkmış. Cin "dile benden ne dilersen" demiş, adam da "özür dilerim; bir daha olmaz abi", demiş.
Yamyam ve oğlu
Yamyam baba oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç ve çok güzel bir kadın gördüler. Oğul sordu: - Ne dersin baba, yiyelim mi onu? Baba bir an düşündükten sonra: - Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz!
Erkek bebek kız bebek
2 bebek puşetlerinde battaniyelerinin altında oturuyorlarmış. Biri diğerine sormuş: "Sen eykek bebek misin kız bebek mi?" Öteki ellerini havaya kaldırmış: "Biymiyoyum.. nasıl anlayız ki?" Bizimkisi "ben biyiyoyum akıllım bak..." demiş ve ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.. 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış ve gülümsemiş: - "Sen kız bebeksin ben de eykek bebeğim.." "Ama neyden anladın???" diye sormuş öteki... "Çok kolay akıllım... senin patikleyin pembe benimkiley mavi..."
Eşek olsa olmaz mı?
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır: - "Atımı getirin!" O sırada münasebetsiz bir seyirci "Eşek olsa olmaz mı?" diye seslenir. Oyuncu hiç istifini bozmaz: - "Hay hay! Buyrun beyefendi!.."
Ön kapı
Amerikada yaşayan ünlü bir mafya babasının karısı doğum yapacakmış. Hastaneye kaldırmışlar. Tabii ilgi o biçim. Doktorlar, hemşireler etrafında pervane. Neyse doğumhaneye almışlar. Kadın ikiz doğuracakmış. İlk çocuk gelmeye başlamış, çocuk kafasını çıkarınca etraftaki kalabalığı görür görmez hemen bağırmış: -Hey Joe, ön kapıyı tutmuşlar; arka kapıdan kaçalım!
Bir çanak ayran
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur: - "Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?" Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra: - "İstersen ayran getireyim", der. Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. Adam ayranı içtikten sonra çocuk: - "İstersen daha getireyim", der. - "Zahmet olur yavrum." - "Hayır, bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!" Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır: - "Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!"