Выбрать главу

Üç dakika önce

Cennetin kapısında görevli melek yeni vefat etmiş adama: - "Üzgünüm ama seni içeri alabilmem için bana hayattayken yaptığın iyi bir şeyi anlatmalısın." Adam biraz düşünmüş ve: - "Bir grup serserinin yaşlı bir kadının çantasını almak istediklerini gördüm. Ben de kadını kurtarmak için yanlarına gittim. Başlarındaki çocuğun motorunu devirip, çocuğun yüzüne tükürdüm. Yanındakilere de yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu söyledim." - "Ya bu ne zaman olmuştu?" - "Yaklaşık üç dakika önce.."

Domuz

Ahmet Bey, Mehmet Bey'e hakaret davası açar ve kazanır. Mehmet Bey, Ahmet Bey'e 'domuz' demiştir .Mehmet Bey, yargıca sorar: - "Bu kararınız Ahmet Bey'e domuz dememi yasaklıyor, ama bir domuza Ahmet Bey dememi de yasaklıyor mu, sayın yargıç?" - "Hayır Mehmet Bey, bunda bir sakınca yok." Bunun üzerine Mehmet Bey, Ahmet Bey'e dönüp seslenir: - "Size iyi günler 'Ahmet Bey'..."

Devekuşları

Bizim temel Avustralya'ya devekuşu avlamaya gitmiş. Yolda giderken bir de bakmış önunde 15-20 tane devekuşu duruyorlar. Tabii hemen tüfeğini almış, dışarı çıkmış ama bunu gören devekuşları kendi akıllarınca saklanmak için hemen kafalarını kuma gömmüşler. Temel şaşkınlıkla: - "Yahu burada biraz önce bir sürü kuş vardı, nereye gittiler.."

Sadık mıdır?

Bir adam diğerine sorar: - "Köpeğinizi satın almak istiyorum ama sadık mıdır?" - "Hem de fazlasıyla sadık. Size bu konuda yüzde 100 garanti verebilirim." - "Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?" - "Şimdiye kadar 5 kere sattım. Her seferinde de geri geldi."

Pişmanlık

İki arkadaş hem içiyor, hem de karılarından yakınıyordu. Biri "Ben" dedi, "evliliğimizin ilk senelerinde işten eve dönünce karımı kucaklar, nefesi kesilene kadar kollarımda sıkardım." Diğeri içini çekerek sordu: - "Ya şimdi?" - "Şimdi mi? Daha fazla sıkmadığım için pişmanım!.."

El arabası

Adamın biri çalıştığı fabrikadan her akşam el arabasıyla yakındaki evine çöpler, artık malzemeler falan götürüyor. Yetkililer adamdan kuşkulanıyorlar. Her gün el arabasının içine bakıyorlar, işe yarar hiçbir şey yok demirler, çöpler, plastikler falan... Yetkililer "herhalde bunları hurdacıya falan satıyordur. Bizim için problem değil hatta daha iyi" diyorlar ama bir yanda da bu adamda bir iş var ama... diye düşünüyorlar. Sonunda olay ortaya çıkıyor: Adam el arabası çalıyormuş.

Torununuz ödesin

Cebinde meteliği yoktu. Bir lokantanın önünde durdu, gözü vitrinde bir levhaya takıldı: "Girin ve istediğinizi yiyin. Hesabınızı torununuz ödesin." Adam, "tam bana göre", diye mırıldanarak içeri daldı. Havyar, ıstakoz, karides, kuzu pirzolası... Doyduğu halde ne varsa söyledi. Yemeği bitirince, çıkmak üzere hazırlandı. Fakat garson yetişip, hesap pusulasını burnuna dayamasın mı? Hem de tuzlu bir hesap... "Ama", diye derhal itiraz etti bizimki tabii. "Kapıda hesabınızı torununuz ödesin diye yazmıyor mu?" Garson gayet nazik cevap verdi: "Yazıyor tabi efendim. Ama bu size takdim ettiğim hesap, sizin büyükbabanızın."

Babamı hazırla

Ankara'da bir fakültede okuyan Ahmet, işi dalgacılığa vurur. Dersin dışında her konuyla ilgilidir. Yıl sonu yaklaşırken kötüye giden dersleri düzeltemeyeceğini görür. Atılacağı kesin gibidir. Annesine telgraf çeker: - "Anneciğim atılacak gibiyim, babamı hazırlayasın." Ertesi gün cevap gelir: - "Baban zaten hazırda... Sen kendini hazırla."

Havuç var mı?

Bir tavşan her gün eczaneye gidip "havuç var mı, havuç var mı?" diye soruyormuş.. Eczacı da her gün sabırla yok diyormuş; en sonunda bir gün sıkılıp tavşanı dövmüş, dişlerini de kırmış.. .. Tavşan ertesi gün yine gelmiş.. - "Havuç suyu vay mı, havuç suyu?"

Güzel Çocuk

Bir gemici geç vakit otele gelmiş. Yer olup olmadığını sormuş: - "İki kişilik bir odada tek yatağım var, demiş resepsiyon görevlisi, ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor." - "Ziyanı yok", demiş gemici, verin bana o yatağı..." Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş: - "Nasıl uyuyabildiniz mi?" - "Çok güzel uyudum", demiş gemici. - "Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı?" - Hiç horlamadı..." - "Ama nasıl olur?" - "Odaya girince yanağından "Merhaba güzel çocuk" diye bir makas aldım. Sabaha kadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu."

İsa - Musa

Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda, yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar: - "İsa seni izliyor!" Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam eder. Tekrar aynı sesi duyar: - "İsa seni izliyor!" Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar ve bir papağan görür: - "Bunu sen mi söyledin?" diye papağana sorar. Papağan: - "Evet, yalnızca seni uyarmak için", der. Hırsız: - "Ne! Beni uyarmak mı! Kimsin sen? Adın ne senin?" Papağan: - "Musa", diye cevap verir. - "Musa?" der hırsız, "hangi salak bir papağana Musa adını koyar ki!?" Kuş cevap verir: - "Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana 'İsa' adını veren salak olabilir..."

Üç bardak bira

Bir İrlandalı, Dublinde bir bara gitmiş ve barmenin getirdiği üç bira bardağından sırayla yudum yudum içmeye başlamıştı. Barmen, ilk kez tanık olduğu bu olay karşısında merakını daha fazla frenleyemedi: "Kardeşim, neden üç birayı bir anda istiyorsun?" diye sordu. "Bir tane söyle, onu bitirdikten sonra diğerlerini iste!" İrlandalı, sakin bir biçimde yanıtladı barmeni: "Biz, biri İrlandada, biri İngilterede, biri ise Amerikada yaşayan üç kardeşiz" dedi. "Aramızda şöyle bir karar aldık: Hangimiz bir bara gitse, üç bira isteyecek ve üçümüz o an birlikteymişiz gibi, yudum yudum her bardaktan içecek..." Bu yanıt, barmenin çok hoşuna gitti.. İrlandalı iki üç hafta sonra aynı bara bir kez daha geldiğinde, barmen bu kez onun siparişi beklemeden, masasına üç bira getirdi. "Birini alınız" dedi İrlandalı. "Çünkü artık üçüncü bardağa gerek kalmadı." Barmen üçüncü bardağı aldı ve saygıyla selam vererek masadan ayrıldı. İrlandalı iki bardak birayı içtikten sonra hesabını ödeyip, kapıdan çıkarken barmen yanına geldi ve ona başsağlığı diledi. "Kardeşlerinizden birini kaybettiğiniz için çok üzgünüm" dedi. "Tanrı size sağlık versin..." İrlandalı gülmeye başladı: "Nereden çıkarıyorsun kardeşlerimden birinin öldüğünü?" dedi. "İki bira ısmarlamamın tek nedeni var: Ben içkiyi bıraktım!.."

İdrar tahlili

Temel hastaneye gitmektedir. Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar: - "Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?" Adam: - "Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!" der. Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam, Temel'e sorar: - "Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?" Temeclass="underline" - "Ben" der, "idrar tahlili yaptırmaya geldim."