Gömleği boşver
Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş: - "Osmanlı yaklaşıyor." Andrea Doria sormuş: - "Kaç gemi var?" Gözcü: - "10, 20 kadar." Komutan hemen emir erini çağırmış: - "Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir. Emir eri şaşırmış: - "Niçin komutanım?" Andrea Doria: - "Savaşırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye." Bu arada gözcüden yine ses gelmiş: - "Efendim 50 kadar oldular." Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş: - "Gömleği boşver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir.."
Zenci Rus
Soğuk savaşın en cafcaflı yıllarıdır. Bir gün Amerikalılar Rusların yeni bir silahı Sibirya'da test ettiklerini haber alır ve derhal en iyi ajanlarını sıkı bir eğitime alırlar. Bu ajan kısa sürede Rus gibi yemesini, Rus gibi içmesini kısacası gerçek bir Rus gibi davranmasını öğrenir ve derhal görevine başlar... Sibirya'da bir köye yerleşir. Bir gün bir düğüne katılır. Ortama hemen ayak uydurur. Kendi kendine farkedilmediğine sevinirken bir ihtiyar adam yanına yanaşır: - "Yoldaş sen iyisin hoşsun ama Amerikalısın", der. Ajan şaşırır ama bozuntuya vermek istemez: - "Saçmalama yoldaş nerden çıkardın" der. Yaşlı adam da - "Ben okuma yazma bilmem, fazla gezmişliğim de yoktur; ama hiç zenci rus görmedim."
Benimki daha iyidir
İki bacaksız karşı karşıya geçmiş, kimin babası kimi döver, onu tartışıyorlarmış. Bir tanesi bağırmış: - "Bİ KERE BENİM BABAM SENİN BABANDAN DAHA İYİDİR!" Diğeri altta kalır mı, o da bağırmış: - "BENİM ANNEM DE SENİN ANNENDEN DAHA İYİDİR!" Bunu duyunca bizimkisi duraklamış: - "Hmmm... Sanırım haklısın. Çünkü benim babam da aynı şeyi söylemişti."
Hala cinlere inanıyor
Yeni evli çift balayı zamanında golf oynamaya karar verirler. Otellerindeki golf sahasına inip golf oynamaya başlarlar. Adam topa bir vurur, top çalılıkların arasında kaybolurken bir şeylerin kırıldığını gösteren bir ses gelir... Sesi takip eden çift topun harabe bir kulübenin camını kırdığını anlarlar. İçeri girdiklerinde iri kıyım bir adam koltukta oturmaktadır. Çift üzgün bir vaziyette: - "Kusura bakmayın beyefendi bilerek olmadı, çok özür dileriz; zararınızı ödemeye de razıyız", diyerek af dilerler. Bunu gören adam: - "Hayır hayır, esas ben size çok teşekkür ederim. Ben bir cinim ve 300 yıldır bu lambadaydım.. Topunuz lambayı kırarak benim serbest kalmama neden oldu.. Bu yüzden ne isterseniz yapacağım.. İkinizinde birer hakkı var", der. Kadın: - "Benim içinde hizmetçileri olan kapısında son model arabalar duran bir villam olsun", der. Cin: - "İsteğiniz yerine getirildi bayan", der. Adam ise düşünür.. "Ev var araba var.. Ben de 1 milyon dolar isteyeyim" diyerek hemen söze girişir: - "Ben de hesabımda 1 milyon dolar istiyorum." - "Beyefendi sizin de isteğiniz yerine getirildi. Fakat benim de bir isteğim var. Biliyorsunuz 300 senedir bir lambada kapalıyım ve canım acaip kadın çekiyor. Bu isteklerinizin karşısında ben de hanımınızla beraber olmak istiyorum", der. Adam bu istek karşısında sinirlense de cinin yaptıklarından dolayı biraz yumuşar ve onun bir cin olduğunu göz önüne alıp bir daha karşılarına çıkmayacağını düşününce karısına bakar. Karısı da yakışıklı cinle bir beraberliğin zararlı olmayacağını düşünüp kabul eder. Kadınla cin arka odada işlerini bitirirler. Kadın giyinirken cin uzandığı yerden sorar: - "Hanfendi kocanız kaç yaşında?" - "35, nolduki?" - "Hiiç bu yaşa gelmiş hala cinlere inanıyor."
Kere
Ukrayna'da öğretmen öğrencilere para birimlerini sormaktadır. - "Almanya?" - "Mark!" - "Amerika?" - "Dolar!" - "İngiltere?" - "Sterlin!" - "Türkiye?" Öğrencilerden ses çıkmaz. Öğretmen bir daha sorar. Öğrencilerden biri "kere" der. Öğretmen şaşırır, "oğlum nerden çıkardın onu?" der. Öğrenci: - "Geçen sene ablam Türkiye'ye tatile gitti ve geldiğinde iki kere verdim palto aldım, bir kere verdim çanta aldım, bir kere verdim pantolon aldım, üç kere verdim dönüş bileti aldım diyordu."
Rahibe Terasa
Bunalıma giren rahip, ruh doktoruna gitti. Doktor, uzun uzun dinledi ve tedaviyi söyledi: - "Birkaç gün için, üzerinden bu elbiseleri çıkar... Alelade insanlar gibi giyin. Büyük şehre git. Keyfince yaşa.." Rahip atladı gitti Londra'ya... Güzel yemekler yedi, güzel filmler, müzikaller izledi. Sonunda bir gece bir üstsüzler barına uğradı. Masanın başına, bikinisinin sadece altını giymiş olan bir harika sarışın geldi: - "Ne içersiniz peder?" Rahip panikledi: - "Nereden anladınız?" diye sordu telaş içinde. - "Bakın" dedi garson kız. "Ben Rahibe Terasa. Benim doktorum da aynı."
Babam özür diliyor
Kasabanın oduncusu papazın evine odun götürmüş. Odunları kömürlüğe boşaltırken, nasıl olduysa olmuş, bir tanesi gitmiş alt kattaki pencerenin camını kırmış. Oduncu çok telaşlanmış ve özür dilemek için papazı aramış ama bulamamış. Aynı telaş içerisinde evine dönmüş ve kapıda kiliseye derse giden oğluyla karşılaşmış. Çekmiş oğlunu kenara olanları anlatmış ve "bak oğlum papaz efendi sorarsa 'babam boşaltırken bir kaza olmus ve çok özür diliyor' dersin", demiş. Çocuk da telaşlanmış ama yapacak bir şey yok kilisenin yolunu tutmuş... Papaz o gün yaratılış hakkında konuşuyormuş. Ve oduncunun oğluna "söyle bakalım sen dünyaya nasıl geldin?" diye sormuş. Oduncunun oğlu da kekeleyerek: - "Babam çok özür diliyor, boşaltırken bir kaza olmuş!"
Ben de bunları unutacağım
Bir uçak Afrika'nın balta girmemiş ormanlarının üzerinden geçerken düşer. Uçak küçük bir nakliye uçağıdır ve sadece Amerikalı pilot kurtulur. Ormanda yaşayan bir zenci kabile bu pilotu bulur. İyileştirir ve pilot gel zaman git zaman bu kabilenin içinde yaşamaya alışır. Derken yıllar geçer ve kabilede çocuklar beyaz ve sarışın doğmaya başlar. Bir, iki... Kabile şefi bakmış ki bu iş böyle olmayacak pilotu karşısına alıp konuşmaya karar verir. Pilotu çağırır ve sorar: - "Nedir bu, yani sen geldikten sonra çocuklarımız beyaz doğmaya başladı?" der şef. Pilot da kendini savunmak için şöyle der: - "Sayın şefim siz burada ormanların içindesiniz bilmezsiniz, doğal seleksiyon denen birşey var yani canlılar zaman geçtikçe özelliklerini değiştirir. Mesela şu atı ele alalım; bakın at çok güzel beyaz bir at, ama yavrusu siyah olmuş?" Şef bir ata bakar, bir yavrusuna, bir de pilota ve şöyle der: - "Tamam sen onu unut, ben de bunları unutacağım."
Sivilceler
Neredeyse dümdüz denecek kadar küçük göğüslü bir kadın, eninde sonunda kendine bir sütyen almaya karar vermiş ve bir iç çamaşırı mağazasına girmiş. Satıcı kıza sormuş: - "50 beden sütyeniniz var mı?" Tezgahtar kız kahkahalarla gülmeye başlamış ve kadın büyük bir hayal kırıklığı içinde başka bir mağazanın yolunu tutmuş. Yine aynı şekilde aşağılanarak reddedilmiş. Kadının morali o kadar bozulmuş ki, son kez ve bütün cesaretini toplayarak bir grosmarket'in kapısından içeri girmiş ve önüne çıkan ilk görevlinin karşısında bluzunu yırtarak: - "BUNLARA İYİ BAKIN! BUNLAR İÇİN BIR ŞEYİNİZ VAR MI!" diye bağırmış. Adam bir gördüklerine bir kadına bakmış ve cevap vermiş: - "Hanımefendi, sivilceler için ürünlerimiz 4. reyonda..."